Sağlık Ekonomisti

Bu alanda sağlık ekonomisi, yönetimi, istatistikleri ve politikaları ile ilgili tartışacağız.

10 Aralık 2016 Cumartesi

Hastalık Yükü Nedir? DALY, YLL ve YLD kavramları ne anlama gelir?

Christopher J.L. Murray ve Alan D. Lopez 1996 yılında bir çalışma (Hastalık Yükü) yayınlamışlardır. Bu çalışma, ölüm, hastalık ve yaralanmalara yönelik kapsamlı ve karşılaştırılabilir olarak  küresel bilgi ihtiyacına bir yanıt olarak bilim dünyasının kucağına doğmuştur.  Bu çalışma sadece ölümler ve hastalık hızları ile politika üretmek yerine bütüne bakmayı öngördüğü için çok daha kıymetlidir. Aşağıda bu durumu özetleyen bir şekil verilmiştir.






Bu çalışma ile kabaca ölümler, yaralanmalar, hastalıklar, risk faktörleri (cilt rengi, ırk, cinsiyet, yaş, bağımlılıklar, kronik hastalıklar, geçirilmiş cerrahi öyküler, obezite, hareketsiz yaşam, vb.) dikkate alınarak yapılan tahminleme çalışmasıdır. Her bir risk faktörüne ve hastalığa bir değer atanarak bunu ülkeler arasında kıyaslamayı hedeflemişlerdir. Buradaki asıl amaç politika yapıcı ve karar alıcılara ülkenin kendi gerçek verisini sağlamak ve en doğru kararların alınmasını sağlamaktır. Kararların alınmasında hem halk sağlığı açısından hem de mali olarak verimli olanı seçmek açısından sağladığı doneler vazgeçilmezdir.
Bu çalışma da bölgesel ve küresel düzeyde görülen halk sağlığı açısından problem içeren (3E Kuralına giren: En çok öldüren, en çok sakat bırakan ve en çok görülen) hastalıklar 150'ye yakın hastalık ve yaralanma nedeni için tahminlemelerde bulunmaktadır. Bu yaklaşım, 2000 yılında Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı ilk hastalık yükü çalışmasından sonra küresel sağlık planlaması çalışmalarında yaygın şekilde kullanılmıştır. İlk çalışmadan sonra gelişmiş ve gelişmekte olan çoğu dünya ülkesi kısa zaman içerisinde benzer bir çalışma yapmıştır. Ülkemizde de 2000 yılına ait veriler ile 2004 yılında Türkiye Hastalık Yükü Çalışması yayınlanmış olup ikinci çalışma da Sağlık Bakanlığı tarafından yapılmış olup raporun yayınlanması beklenmektedir.
Beklenen bu çalışma da;
  • Haber sitelerinden birine araştırmaya katılan akademisyenlerden Lale Tokgözoğlu'nun verdiği mülakatta yaşam süresinin ilk defa bir sonraki nesilde daha az olacağına dair verilerin gözlemlendiği açıklanmıştır. 
  • Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanımız Recep Akadağ'ın yaptığı açıklama da hastalık yükü % 4 oranında azaldığı belirtilmiştir.
  • Ayrıca Bakan Bey tıp eğitiminin buna göre şekillenebileceğini söyleyerek büyük bir açıklama yapmıştır.
  • Bundan ziyade öğrendiğimiz bir husus daha mevcut. 2003 yılında yayınlanan çalışma da yaşa göre ağırlıklandırma kullanılırken yeni yapılan çalışma da kullanılmamıştır.
Halkın genel olarak iyilik-sağlık durumunu gösteren bir çalışma olan hastalık yükü: ölümlülüğü, sakatlığı, hastalığı ve yaşam kalitesini gösterecek sayı değerini bulma yöntemidir. Bu sayı değeri cinsiyet-yaş-yaşanılan bölgeye göre ayrı ayrı verilmektedir.
Burada sadece Hastalık Yükü çalışmaları içerisindeki “Yeti Yitimine Ayarlanmış Yaşam Yılı (Disability Adjusted Life Years; DALY)” ile ilgili kısa bilgiler vermeye çalışacağız.
DALY, doğuşta beklenen yaşam süresine göre ömür boyu sağlıklı yaşayacağını projekte ederek “süre ve kalite bakımından ne kadar kaybımız var” diyen, ölçen ve sağlık müdahalelerinin de maliyetlerine göre yaşam yılı katkılarını gösteren bir sistemdir. Erken ölümler, yaşam kalitesini düşüren sakatlıklar-hastalıklar DALY kapsamında ele alınır. Bu yüzden DALY hesaplanırken aşağıda yer alan formül kullanılır.
DALY = Kaybedilmiş Yaşam Yılı (YLL)+Yeti Yitimi ile Geçen Yıllar (YLD)
1 DALY yaşanmamış, yaşanamamış 1 yılı simgelemektedir.

Ölüm istatistikleri ile YLL’nin (Kaybedilen Yaşam Yılı) büyük bir kısmı hesaplanır. Ölüm verileri yaş grubuna-cinsiyete göre gruplanır ve yaşa-cinsiyete özel ölüm hızları hesaplanıp yaşam tabloları oluşturulur, ölüm nedenleri yine yaşa-cinsiyete göre incelenir.
YLD hesaplanırken de (Yeti Yitimi ile Geçirilen Yıllar) populasyonda görülen sağlık sorunları karşılaştırılabilir olması için DSÖ’nün verdiği isimlerle benzer olarak isimlendirilir, oluşturduğu yitirilen yetiler ve yer aldığı gruplar belirlenir. İlgili sağlık sorunlarının, oluşturduğu yeti yitiminin insidansı, prevalansı, süresi, başlama yaşı, ve bu değerlerin yaşa-cinsiyete göre dağılımı YLD’nin hesaplanmasında kullanılır. Bu kapsamda insidans-prevalansa ve yeti yitiminin derecesi 0-10 aralığında derecelendirilir. Sonrasında yitirilen yetiyle yaşanan süreye göre YLD hesaplanır. YLD hesaplamasında en önemli çarpanlardan biri oluşan sağlık sorunun getirdiği yitirilen yetinin şiddetidir. Yeti yitimi DSÖ’nün çalışmasında en iyi sağlık ile ölüm arasında altı kategoriye ayrılmış ve dereceleri 0,096 ile 0,920 arasında belirlenmiştir.
YLL-YLD hesaplanırken genellikle belirli düzeyde indirim yapılır. Bu yaklaşım iktisat camiasında sıkça kullanılmakta olup, yaşanamayacak yılların yaşanan yıllardan daha az değerli olduğu düşüncesine dayanır. Örneğin 10 yıl sonra yaşanamayacak yıl bu yılın yaklaşık olarak 4’te 3’ü değerinde hesaplanabilmektedir. Hesaplanacak indirimle ilgili bir görüş birliği bulunmaktadır.
Ayrıca YLL ve YLD hesaplanırken bakıma muhtaç olunmayan yıllar daha değerli yaşlılık-çocukluk yılları az değerli olarak hesaplanmaktadır. Her yaşa verilen değerin aynı olmaması da ve verileri değerlendirilen popülasyonun evreni kapsamaması sebebiyle yapılan ağırlıklandırma da bazı sağlık araştırmacıları tarafından etik boyutta çokça eleştirilmektedir. 2003’te yayınlanan “Türkiye Hastalık Yükü” çalışmasında veriler ağırlıklandırılmış olup yeni yayınlanacak olan çalışmada yaşa göre ağırlıklandırma yapılmadığı belirtilmektedir.
Hastalık yükü kavramı son 20 yılda geliştirilmiş, sağlığın ölçülmesinde kullanılan en önemli ölçütlerden biridir. Ama ölçütü geliştirenlerin sübjektif bakış açısı ile oluşturulduğu için etik anlamda çokça eleştirilmiştir.
Bütün bunların dışında;
  • Savaş, afet gibi olağanüstü durumların tahmin edilebilme imkanı olmaması sebebiyle hesaplanamaması,
  • Gelişmekte olan ülkelerde ihtiyaç duyulan verilere erişilememesi gibi eleştiri noktalarının varlığı (Örneğin verilere tam erişilemedi ise topluma yeniden erişilse bile sağlık sorunu olan ancak bunu bilmeyen bireylerin verileri havuza giremez ve hastalık yükü olduğundan daha az hesaplanır.),
  • Ölçütlerin ağırlıklı olarak niceliksel verileri içermesi, yaşam kalitesi gibi öznel gerçeklikleri dikkate almaması,
  • Sağlık sorunlarının kişi ve yakınlarında oluşan toplumsal ve sosyal yükü görmezden gelmesi vb. sebepler nedeniyle hastalık yükü çalışmalarında gerçek yük ölçülemez.
Bütün kısıtlılıklarına karşın yeti yitimi ile erken ölümlerin getirdiği yaşanmamış istenilen şekilde yaşanamayan zaman birimini gösteren DALY artık yavaş yavaş ülkemizde akademisyenler ve bürokratlar tarafından aşina olunan terimler arasında yerine almaktadır.

Bu ve benzeri kavramların/ölçütlerin daha da geliştirilerek yaygın bir biçimde kullanılacağı görüşündeyim.


Kaynakça:
"Türkiye Hastalık Yükü Çalışması" http://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/Yayin/166
https://en.wikipedia.org/wiki/Disease_burden
http://www.curediseasecouncil.com/global-disease-burden-disease.html
http://www.slideshare.net/RizwanSa/global-burden-of-disease-study-2010
http://www.who.int/topics/global_burden_of_disease/en/

https://www.medikalakademi.com.tr/prof-dr-lale-tokgozoglu-tuerkiyenin-kronik-hastalik-yuekue-guencellenecek/
http://www.thb.hacettepe.edu.tr/arsiv/2009/sayi_1/baslik4.pdf
http://www.globalhealth.emory.edu/resources/scholarly_publications/pdfs/us_burdenofdiseasecollaborators_jama_2013.pdf
http://www.healthdata.org/GBD

Yayınlayan: Cemalettin AK on 10 Aralık 2016 Cumartesi

12 Kasım 2016 Cumartesi

Anne-Çocuk Sağlığı Hizmetlerinde İşgücü ve Para Yatırımı Yapılan Alanların ve Politika Sonuçlarının Takibi

Her ülke/bölge/merkez elindeki kaynaklar dahilinde yatırımlar yapabilir ve çıktılarını gözlemleyebilir. Kaynakların sınırlı-ihtiyaçların sonsuz olduğu bilinmemekte ise öğrenilmeli, bilinmekte ise kaynaklar doğru alana doğru politikalarla yönlendirilmelidir.

Bu yüzden halk sağlığı açısından kaynakların en çok görülen, en çok öldüren ve en çok sakat bırakan durumlara harcanması devletin ve yerel yönetimlerin en büyük sorumluluğu olduğunu unutmayalım. Ayrıca anne sağlığı açısından yapılan müdahaleler çocuk sağlığını, çocuk sağlığı açısından yapılan müdahaleler ise anne sağlığını olumlu veya olumsuz etkileyebilmektedir.

Dünya genelinde bu iki alan birlikte ele alınmış ayrı ayrı politikalarla desteklenmiştir. Bu yüzden anne ölüm oranı düşen ülkelerde bebek ölüm oranı düşebildiği gibi aynı seyredebilmekte veya çok az yükselebilmektedir. Bu kapsamda doğru politikaların alınması ve bu işi doğru yaptığına inanılan ülkelerin/bölgelerin desteği alınmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölge Ofisinin (HFA) kayıtlarını aşağıdaki tablo ile inceleyebiliriz. Verileri alırken 2011 yılı ve sonrası kayıtları olan ülkelerin verileri kabul edilmiştir. Avrupa bölgesinde yer alan diğer ülke verileri gösterilmemiştir. Aşağıdaki tabloda okuyucunun sonuçları daha kolay kıyaslayabilmesi için bebek ölüm oranları da anne ölüm oranı gibi yüz binde gösterilmiştir.


Yukarıdaki tabloda tüm ülkelerle aşırı uyumsuz ülkelerin en sağ sütundaki verileri pembe renge boyanmıştır.

Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisinin kayıtlarına bakıldığında Türkmenistan da binde 18,31 bebek ölümü mevcut iken anne ölümü sadece yüz binde 2,98 olarak görülmüştür. Anne ölüm oranlarını muazzam derecede düşüren bu ülke maalesef bebek ölüm oranlarını çok yüksek bir seviyede tutmuştur. Bu da kaynakların ve/veya politikaların anne ölümlerini önlemeye yönelik olduğunu ama aynı şekilde bebek ölüm oranına etki etmediğini de geçmiş verilerine bakarak söyleyebilmekteyiz. Türkmenistan 30 yılda bebek ölüm oranını %67 (binde 55,37'den 18,31'e), anne ölüm oranını ise %93 (yüz binde 40,74'ten 2,98'e) oranında azalttığı gözlemlenmiştir.

Diğer ülkelere kıyasla Güney Kıbrıs Rum kesiminde ise bebek ölüm oranının, anne ölüm oranında olmayışı Türkmenistanda yer aldığı düşünülen tek taraflı karar ve politikaların varlığındandır.

Ülkemiz verileri bu kapsamda kıyaslanmış ve yalnızca anne ölümleri veya bebek ölümlerine karşı savaş açan değil ikisi ile de benzer şekilde müdahale eden politikalar geliştirdiği görülmektedir. Elbetteki yapılacak birçok çalışma mevcut ve alınması gereken kararlar mevcut. Elimizdeki kaynakları minimum miktarda harcadığımızda maksimum fayda sağlayacak politikaları bulmamız ve ülkemize göre dizayn ederek planlanan faaliyetleri hayata geçirmemiz gerekmektedir.

Unutulmamalı ki Afrika kıtasında yer alan bazı ülkelerde temiz suya ulaşım ve bulaşıcı hastalıklara yönelik eğitimler insan ömründe 20 yıl artırabileceği bilinirken, Avustralyada çok büyük yatırımlar bile doğumda beklenen yaşam süresini 5 yıl artırıp artıramayacağı tartışma konusudur.

Yayınlayan: Cemalettin AK on 12 Kasım 2016 Cumartesi

27 Ekim 2016 Perşembe

Kuduz Nasıl Bir Hastalıktır? Ülkemizde Kuduzdan Ölümleri Önlemenin Maliyeti Nedir?



rabies ile ilgili görsel sonucu
İnsanlık tarihindeki en eski ve ölümcül hastalıklardan biri olsa da önlenebilir viral bir hastalıktır. Çakal, kurt ve tilki gibi doğadaki vahşi memeliler ve eğer aşılanmamışlarsa köpek, kedi, inek, eşek, fare gibi evcil memeli hayvanlar tarafından da bulaştırılabilir. Isırık veya bütünlüğü bozulmuş dokulardan da enfekte olmuş hayvanın salyası ile bulaşabilir. Belirtileri virüsün vücuda girmesinden itibaren yaklaşık 3-8 hafta sonra ortaya çıkar. Bu süre içerisinde erken davranıldığı takdirde hekimin önereceği şekilde yara tedavisi ile kuduz aşısı ve kuduz antiserumu uygulamaları hayat kurtarıcı olmaktadır.
Bu kapsamda hayvan ısırıklarının tümünde bol su ve sabun ile ısırılan bölgenin temizlenerek acilen sağlık kuruluşuna gidilmesi, hekimin öngördüğü şekilde aşıların/antiserumların yapılması ve ısırılan vatandaşların bu uygulamaları yaptırmaya özen göstermesi büyük önem arzetmektedir.

Dünya sağlık örgütü verilerine göre her yıl yaklaşık 10 milyon kişi kuduz riskli temasa sahip, 55 bin kişi ise bu sebeple ölmektedir. Aynı zamanda 560 milyon dolarlık bir bütçe kuduza yönelik profilaksi amacıyla harcanmaktadır.

Ülkemizde ise bu durum 180 bin kuduz riskli temas, birkaç kuduz vakası ve bütçeden harcanan 7 milyon TL olarak görülmektedir. Bu bütçe artırılarak yıl içerisinde hiçbir insanımızın ölmemesi için politikalar geliştirilebilir.

Ülkemizde son 15-20 yılda en fazla kuduz vakası 1999 yılında 7 kişide görülmüştür. 

Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun online yayınlarında 2007-2014 yıllarında kuduz vakalarının illerini aşağıdaki gibi vermiştir.

  • 2007 yılında 1 kuduz vakası (İstanbul) 
  • 2008 yılında yok
  • 2009 yılında 2 kuduz vakası (Niğde ve Şanlıurfa)
  • 2010 yılında ise 1 kuduz vakası (Şanlıurfa)
  • 2011 yılında yok
  • 2012 yılında 1 kuduz vakası (Şanlıurfa)
  • 2013 yılında 1 Kuduz vakası (Bursa)
  • 2014 yılında 4 kuduz vakası (2 Ağrı, 1 Yozgat, 1 Erzurum)
Detaya inecek olursak avrupa ülkelerinde evcil hayvanlardan bulaşan kuduz vakalarının 4 vakadan yalnızca 1'i olduğunu ülkemizde ise 50 vakadan 49'u olduğunu unutmamamız gerekmektedir. 

Dünya Sağlık Örgütünün yayımladığı risk haritasında ülkemiz yüksek risk grubunda gösterilmiştir. 



Bu kapsamda ülkemizin toplum sağlığı merkezleri aracılığıyla okullarda, kahvehanelerde, aile yaşam merkezlerinde ve topluma açık alanlarda eğitim ve demonstrasyonlar yapması bu alana kaynak ayırması hastalığın önlenmesi için en büyük önlem olacaktır. 

Bunun yanısıra hastalığın öldürücülüğününün tedavi sürecine hastanın katılıp katılmaması ile doğrudan ilişkili olduğu unutulmamalıdır. Evcil veya vahşi hayvanlarla riskli temasta bulunan her fert bir sorumluluk bilincinde olup en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak hekimin öngördüğü tedavi sonlanana dek tedavi sürecini idame ettirmelidir.

Unutulmamalıdırki bulaşıcı hastalıklarla mücadelede ya kaynağın yok edilmesi ya da bulaşın önlenmesi çok daha düşük maliyetli ve daha az zahmetlidir.

Kaynakça: 
http://www.klimik.org.tr/wp-content/uploads/2014/10/Klimik-Kuduz-Saha-Rehberi-sunumu.pdf
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/72/1845/19446.pdf
http://www.tkhk.gov.tr/Dosyalar/89f1102696e642c79edcccfe2a9c3fcf.pdf
http://www.journalagent.com/keah/pdfs/KEAH_1_3_142_151.pdf
http://bilheal.bilkent.edu.tr/aykonu/AY2002/December02/kuduzorj.htm

http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/04/150417_kuduz

Yayınlayan: Cemalettin AK on 27 Ekim 2016 Perşembe

26 Ekim 2016 Çarşamba

Sigaraya Giden Kaynaklar

Dünya sağlık Örgütü'nün (WHO) sayfasında yer alan tütün kullanımı haritalarında yer alan bilgiye göre ülkemiz dünya üzerinde tütün kullanım sıklığı en yüksek olan ülkelerden biridir. Bu durumun resmedildiği aşağıdaki haritayı inceleyerek konuya yönelelim.Aşağıdaki haritada 15 yaş üstü bireylerde ülkemizde %30-39,9 oranında tütün kullanıcısı olduğu gözlemlenmektedir.


Buraya giden kaynakları öncelikle sınıflayalım. Maddi kaynaklar, manevi kaynaklar veya doğrudan sarfedilen veya dolaylı olarak sarfedilen kaynaklar olarak iki şekilde sınıflayabiliriz.


Kaybedilen manevi kaynaklar: 
  • Kişinin hastalığı (solunum yolu hastalıkları, kalp damar hastalıkları, kanserler, diş çürükleri, infertilite, tat-koku alma yetilerinin kaybı,  ve sigaranın tetiklediği diğer rahatsızlıklar) 
  • Kaybedilen yaşam yılları,
  • Yaşam kalitesinin düşmesi, geçmeyen yorgunluk hissi ve reflekslerde azalma,
  • Uykusuzluk, stres, performans düşüklüğü,
  • Sosyal çevre ile geçirilmeyen vakitler,
  • Estetik görünümün ve çekiciliğin azalması (kötü koku, cilt kırışıklıkları vb.),
  • Maddi kaynakların yok olmasından kaynaklı aile bireylerine karşı oluşan suçluluk hissi.

Kaybedilen maddi kaynaklar:
  • Tütünün alınması ve kullanılmasında rol oynayan malzemeler (Tütün, çakmak, kibrit, kül tablası, tabaka, sarma makinesi, ağızlık vb.),
  • Kişinin tütüne bağlı geçirdiği rahatsızlıklarda kullandığı ilaçlar ve raporlu geçirdiği vakitlerdeki işgücü kayıpları, 
  • Kişinin çalışırken verdiği molalardaki işgücü kaybı,
  • Daha üst veya farklı bir pozisyonda çalışma imkanının iş ilanında yer alan "sigara kullanmama" şartı ile  yok olması,
  • Tütünün alınabilmesi için temel gıda alışverişlerinin yapılamaması, 
  • Tütün kullanırken gerçekleşen kazalarda oluşan kayıplar (trafik kazaları, ev yangınları, elbise yanıkları vb.).


Yine dünya sağlık örgütünün 2008 yılı Küresel Tütün Raporunda her 6 saniyede bir bireyin sigara yüzünden öldüğü ve bu ölümlerin her 10 ölümden biri olduğu, şayet bu ölen bireylerin tütün kullanmasalar ortalama 15 yıl daha uzun yaşayacakları belirtilmektedir. Yılda yaklaşık 5 milyon kişinin öldüğü belirtilmekte olup acil önlem alınmazsa 2030 yılında bu sayının 8 milyona çıkabileceği rapor edilmiştir.

Ayrıca bu raporda Amerikanın yılda yaklaşık 81 milyar doları tütüne harcadığı, ülkemizde ise Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulunun verilerine göre 2015 yılında yaklaşık 5 milyar paket sigaranın tüketildiği ve yaklaşık 35 milyar TL harcandığı belirtilmektedir.

Ülkemizde harcanan bu miktar ile 12 tane 3. köprü yapılabilir veya kamuya alınacak 800.000 kişi istihdam edilebilir.

Yayınlayan: Cemalettin AK on 26 Ekim 2016 Çarşamba

4 Ağustos 2016 Perşembe

Sağlık Alanında Maliyet Analizi Nasıl Yaparım?




surgical ile ilgili görsel sonucu

Yukarıdaki resimde 3 sağlık personeli bir operasyon yapmaktalar. Bu operasyonun maliyeti bu çıktıdan faydalanacak hasta veya sigorta şirketi tarafından sağlık tesisine ödenmektedir. Peki bu operasyonun maliyeti nedir? Maliyet analizlerinde maliyetler kaça ayrılır ve nasıl hesaplanır? Her durumun veya olgunun maliyetini hesaplayabilir miyiz? Hesaplayamadığımız maliyetlerde ne yapmalıyız?


Sağlıkta maliyet analizleri, sağlık kurum veya kuruluşlarındaki hizmet maliyetlerinin sistemli bir şekilde toplanarak sınıflara ayrılmasını, analiz edilmesini sağlayan iktisadi bir hesap ve değerlendirmeden ibarettir.


Gelişen dünyada sağlıktaki hizmet şekilleri ve standartlarının, sağlık alanındaki teknolojinin, insan kaynağının gelişmesi karşısında sağlık işletmelerinin batmaması ve kar etmesi için her bir maliyetin hesaplanması gerekmektedir. Ayrıca bir hizmetin satış fiyatının tespit edilmesinde ve o hizmetin yeniden verilip verilmemesine karar vermede en büyük etken maliyetinin öğrenilmesidir.


Sağlık alanında veya diğer alanlarda bir maliyet çalışması yaparken kısaca:

1. Kullanılan sarf, tıbbi malzemelerin maliyetleri,
2. Hizmet üretimi alanındaki işçiliğin maliyetleri,
3. Kiralar, vergiler ve amortismanlar
4. Yönetim, personel maliyetleri ile hizmetin sürdürülebilirliğini sağlayacak diğer bina içindeki kullanılan enerji, mal ve hizmetlerin maliyetleri,
5. Dışarıdan alınan hizmetlerin fiyatları,
6. Finansman sağlamada oluşan maliyetler,

Peki öncelikle ne yapılmalı.
1. Gider yerleri belirlenmeli. Her gider yeri için gider kalemleri belirlenmeli.

2. Her gider kalemi için maliyetin nasıl oluştuğunun bulunması için bir yöntemin belirlenmesi.

3. Maliyeti oluşturan koşulların gelecekteki maliyete etkisinin belirlenmesi.

4. Varsa daha önceki maliyet çalışmasıyla gider yerlerinin değerlendirilerek yeni çalışmaya katkı sağlayacak donelerin alınması.

5. Maliyet verilerinin tam ve doğru bir şekilde ham veri kayıtlarının toplanması.


6. Karar alıcı ve politika yapıcılara yardımcı olmak üzere maliyet analizlerinin sonucunun iletilmesi.


Bu alanda çalışma yapılacak arkadaşlarımıza işleri paketlere ayırmalarını ve metodlarını belirlemelerini öneririz.

Çalışma yapılırken en önemli esaslardan birisi çalışmaya başlanıldığı hızda devam edilmesi veri temizliğinin her an yapılmaya devam edilmesi büyük önem arz etmektedir.

Dağıtım anahtarlarının ve üretim/gider yerlerinin belirlenmesinde alana ve çalışma yapılan kuruma/birime hakim personellerinden yararlanılmalıdır.

Kabaca düşünüldüğünde 1 hizmetin maliyeti hesaplanırken 3 dağıtım gerçekleştirilir.

Bunların birincisinde:


  1. Toplam üretim gider yerlerinin masrafları
  • İlk madde malzeme giderleri (örnek verirsek hastalar için kullanılan ilaçlar, tıbbi sarf malzemeler bu alanda değerlendirilmelidir.)
  • Genel üretim giderleri (Kurumun sürdürülebilirliğini sağlayan su, elektrik ve ısınma vb. giderler ile tıbbi cihazların kurum içerisinde yer alan madde ve malzemelerin amortisman-bakım giderleri)
  • Direk işçilik maliyetleri (personellere ödenen maaş, ek ödeme, döner sermaye, yolluklar ve yardımlar dahil olmak üzere tüm mali giderler)

Yayınlayan: Cemalettin AK on 4 Ağustos 2016 Perşembe

23 Şubat 2016 Salı

DSÖ Grup İstatistiklerini Yorumlarken Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Noktalar

Gelişen teknoloji ve giderek fakir ülkelerde misliyle ucuzlayan hayatların etkisiyle tüm ülkeler zenginleşmektedir. Savaşın, doğal afetlerin terörün uzun süre etkisinde kalmayan çoğu ülke giderek daha rahat bir yaşam sürmektedir.

Elbetteki bu rahat yaşamın ardında gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha sıklıkla beslenme yetersizliğinden kaynaklı malnütrisyon tanısı alan ve ölen milyonlarca 5 yaş altı çocuk mevcuttur.

Aşağıdaki haritada ülke bazında 2014 yılı için 5 yaş altı çocuklardaki zayıf olma insidansını görmekteyiz.

Güney asya ve afrika bölgelerindeki koyu yeşil alanlar bize 5 yaş altı çocukların %30'dan fazlasının kilosunun altında olduğunu göstermektedir.


Aşağıdaki grafikte ise son 25 yılda yaklaşık %30'dan %18'e gerilediğini dünya üzerinde büyük bir iyileşme olduğu % 40 oranında 5 yaş altında zayıf tanısı almış çocuk sayısının azaldığı Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı raporlarda yayınlanmıştır.  Ancak sadece bu grafikten bu veri okunmamaktadır. Yukarıdaki harita ile aşağıdaki tabloyu yanyana getirince Hindistan (2013 yılı için 1 Milyar 252 Milyon), Pakistan (2013 Yılı için 182 Milyon) gibi nüfusu çok yüksek olan ülkelerdeki açlık ve yoksulluk bu oranının yüksek olması tüm dünyada yüksek gibi görünmesinin asıl nedenidir.

Bu yüzden asla nüfusu yüksek olan ülkelerdeki gelir grubundan veya bölge grubundan farklılığı iyi analiz edilmeli ve çok farklılık var ise gruplar içerisinde gösterilmemelidir.


Yayınlayan: Cemalettin AK on 23 Şubat 2016 Salı

10 Ocak 2016 Pazar

WHO İstatistikleri ve Sağlığın Sosyal Belirleyicileri

Şüphesiz bir istatistiksel kitapçık veya veri tabanı incelerken öncelikle mortalite oranları ve verilen hizmetin nasıl sürdürülebilirliğinin sağlandığını görmek içinse altyapı ve kaynaklara ilişkin veriler incelenir. Bu kapsamda Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization) Veri Tabanını incelemeye karar verdik.

Ülkelerin sağlık ölçütleri bu alana ayırdıkları mali kaynağın büyüklüğü ile doğru orantılı olarak değişmektedir. Kişi başına düşen sağlık harcaması ise sağlığa yapılan toplam harcamanın etkilen nüfusa oranı ile elde edilen ve sağlık ekonomisi alanında sıkça kullanılan bir ölçüttür.

Ülkemizin kişi başına düşen sağlık harcaması Dünya Sağlık Örgütü kayıtlarında 607 $ (amerikan doları) olarak gözlenmektedir. Sağlık harcaması vatandaşın cebinden yaptığı ve devlet tarafından yapılan olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Cepten yapılan sağlık harcamaları katastrofik veya yoksullaştırıcı sağlık harcaması olarakta bilinir.

Cepten yapılan sağlık harcamalarında vergiler yerine hasta/hasta yakını kişilerden alınacak maddi kaynaklar ile sistemi sürdürülebilir kılarken hasta olmayan kişilerden bu mali yüke katlanmaları beklenmez. Daha adaletli bir sistem gibi görünmektedir.

Devlet tarafından yapılan sağlık harcamaları ise sağlıklı/hasta vatandaşlardan alınan vergiler ile sistemi mali olarak sürdürülebilir kılmaktadır. Devletin yaptığı sağlık harcaması daha hakkaniyetli bir sağlık sistemi kurmaya yöneliktir.

Sağlık harcamalarının detayına daha sonra makaleler ile deyineceğiz. Bu yazımızda ülkemizle benzer kişi başına düşen sağlık harcaması (kamu+cepten yapılan) olan ülkelerdeki neonatal bebek ölüm hızına (0-27 gün), bebek ölüm hızına (0-364 gün) ve 5 yaş altı çocuk ölüm hızına bakacağız.


Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi bizimle benzer sağlık harcaması yapmasına rağmen bazı ülkelerin verileri bizden çok çok daha iyi ve bazı ülkelerin verileri ise çok çok daha kötü. Bir ülkenin sağlık sistemini incelerken sadece ekonomik verilere dayanmak sağlık politikalarını hiçe saymak demektir. Yönetim sisteminden, ülkenin okuryazarlık oranına, işgücüne katılım oranından cinsiyet eşitliğine kadar onlarca faktör sağlık harcaması miktarını yarı etkili hale dönüştürecektir.

Bu kapsamda sağlığın sosyal belirleyicileri doğru ve tutarlı yöntemlerle incelenmeli ve alınacak sosyal politikalar ve siyasi kararlar sağlık harcamalarını daha verimli kullanmaya dönük olmalıdır. Sistemin mali sürdürülebilirliği ve sağlık çıktılarının iyileşmesi için bu birinci şarttır.

Yayınlayan: Cemalettin AK on 10 Ocak 2016 Pazar

4 Ocak 2016 Pazartesi

Türkiyede Karbonmonoksit (CO) Zehirlenmeleri


Her ülkenin kendi ihtiyaçlarına yönelik olarak ürettiği bir yönetim ve her alanda çalışmalarını ülkenin fiziki, sosyoekonomik ve kültürel alışkanlıklarına göre polikaları özgün olmak zorundadır. Ülkemizde ve tüm dünya ülkelerinde genellikle sosyoekonomik seviyesi düşük, kalabalık ailelerin barındığı barakalarda kentsel nüfus içerisinde veya kırsal nüfusa sahip yerleşim yerlerinde veya  ve soba vasıtasıyla karbonmonoksit gazından kaynaklı zehirlenmeler ve ölümler görülmektedir.

Ülkemizde 2011-2012-2013 yıllarında 6.533 kişi zehirlenmiş olup toplamda 667 kişi bu zehirlenme ile hayatını kaybetmiştir. Bu insani kayıp hem sağlık hemde işgücü kaybı olması sebebiyle iktisadi bir sorunu beraberinde getirmektedir. Bu yüzden her yıl sonbahar aylarında sobalar kurulurken Halk Sağlığı Müdürlükleri tarafından odun/doğalgaz sobası yaktığı bilinen vatandaşların evlerine gidilip incelemeler yapılmalı ve gerekli eğitimler verilmelidir. Termometreler 0'ın altına inmeden yazılı ve görsel medya aracılığıyla kamu spotları yayınlanmalıdır.

Kamu spotlarının yeterliliğinin sorgulanması ve ihtiyaca yönelik sobayı doğru kullanma eğitimlerine başlanması büyük önem arz etmektedir. İşgücü kaybının en fazla yaşandığı alanlar ise inşaat işçilerinin yaşadığı yarı-yapılı konutlar ve barakalarda gerçekleşmektedir. Hemen hemen ülkenin her yerinde ve her bölgesinde görülen bu zehirlenmelerin, göçmen ve mülteci sorunu ile zehirlenme ve ölümlerin artması kaçınılmazdır.

Bir an önce yapılması planlanan politikaların ve alınması gereken kararların alınması büyük önem arz etmektedir.


Yayınlayan: Cemalettin AK on 4 Ocak 2016 Pazartesi

30 Aralık 2015 Çarşamba

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Ülke Grupları



Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler çatısı altında sağlığı planlama ve yürütme işlerini koordine eden ve devletlere politikalar öneren bir kuruluş olan Dünya Sağlık Örgütü ülkeler için politikalar belirlerken bölge ve gelir gruplarını kullanmaktadır. Bu gruplar Birleşmiş Milletler Çatısı altındaki birçok yapı tarafından kullanılmaktadır.

Dünya sağlık örgütünün ülkeleri ayırdığı toplam 6 bölgesi bulunmaktadır. Bu bölgeler Afrika (Africa),  Amerika (Americas), Güneydoğu Asya (South-East Asia), Avrupa (Europe), Doğu Akdeniz (Eastern Mediterranean) ve Batı Pasifik (Western Pacific) olmak üzere 6 tanedir. 

Bununla birlikte Dünya sağlık Örgütü kişi başına düşen milli gelir gibi küresel olarak kabul gören indeksler ışığında ülkeleri toplamda 4 gelir sınıfına ayırmaktadır. Bu sınıflar Düşük gelir grubu (Low-income), Alt-orta gelir grubu (Lower-middle-income), Üst-orta gelir grubu (Upper-middle-income),  Yüksek gelir grubu (High-income)'dur. Bu gruplama Dünya Bankası tarafından yapılmakta olup Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kullanılmaktadır. Bu kapsamda yukarıdaki haritayı inceleyebilirsiniz.  

Ülkelerin gelir seviyelerinin değişmesi ile bu gruplamalar değişebilir.  Bu veriler 30 Aralık 2015 tarihinde Dünya Sağlık Örgütünün kendi sitesinden alınmıştır.

Ülkemiz Avrupa bölgesinde ve üst-orta gelir grubunda yer almaktadır. Aşağıdaki listeden hangi ülkenin hangi gelir grubunda olduğuna ve hangi bölgede olduğuna bakabilirsiniz.

Detaylı bilgi için yorum yazabilirsiniz.

Ülke Gelir Grubu Bölge
Afghanistan Düşük gelir grubu Doğu Akdeniz
Albania Üst-orta gelir grubu Avrupa
Algeria Üst-orta gelir grubu Afrika
Andorra Yüksek gelir grubu Avrupa
Angola Üst-orta gelir grubu Afrika
Antigua and Barbuda Yüksek gelir grubu Amerika
Argentina Yüksek gelir grubu Amerika
Armenia Alt-orta gelir grubu Avrupa
Australia Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Austria Yüksek gelir grubu Avrupa
Azerbaijan Üst-orta gelir grubu Avrupa
Bahamas Yüksek gelir grubu Amerika
Bahrain Yüksek gelir grubu Doğu Akdeniz
Bangladesh Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Barbados Yüksek gelir grubu Amerika
Belarus Üst-orta gelir grubu Avrupa
Belgium Yüksek gelir grubu Avrupa
Belize Üst-orta gelir grubu Amerika
Benin Düşük gelir grubu Afrika
Bhutan Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Bolivia (Plurinational State of) Alt-orta gelir grubu Amerika
Bosnia and Herzegovina Üst-orta gelir grubu Avrupa
Botswana Üst-orta gelir grubu Afrika
Brazil Üst-orta gelir grubu Amerika
Brunei Darussalam Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Bulgaria Üst-orta gelir grubu Avrupa
Burkina Faso Düşük gelir grubu Afrika
Burundi Düşük gelir grubu Afrika
Côte d'Ivoire Alt-orta gelir grubu Afrika
Cabo Verde Alt-orta gelir grubu Afrika
Cambodia Düşük gelir grubu Batı Pasifik
Cameroon Alt-orta gelir grubu Afrika
Canada Yüksek gelir grubu Amerika
Central African Republic Düşük gelir grubu Afrika
Chad Düşük gelir grubu Afrika
Chile Yüksek gelir grubu Amerika
China Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Colombia Üst-orta gelir grubu Amerika
Comoros Düşük gelir grubu Afrika
Congo Alt-orta gelir grubu Afrika
Cook Islands Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Costa Rica Üst-orta gelir grubu Amerika
Croatia Yüksek gelir grubu Avrupa
Cuba Üst-orta gelir grubu Amerika
Cyprus Yüksek gelir grubu Avrupa
Czech Republic Yüksek gelir grubu Avrupa
Democratic People's Republic of Korea Düşük gelir grubu Güneydoğu Asya
Democratic Republic of the Congo Düşük gelir grubu Afrika
Denmark Yüksek gelir grubu Avrupa
Djibouti Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Dominica Üst-orta gelir grubu Amerika
Dominican Republic Üst-orta gelir grubu Amerika
Ecuador Üst-orta gelir grubu Amerika
Egypt Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
El Salvador Alt-orta gelir grubu Amerika
Equatorial Guinea Yüksek gelir grubu Afrika
Eritrea Düşük gelir grubu Afrika
Estonia Yüksek gelir grubu Avrupa
Ethiopia Düşük gelir grubu Afrika
Fiji Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Finland Yüksek gelir grubu Avrupa
France Yüksek gelir grubu Avrupa
Gabon Üst-orta gelir grubu Afrika
Gambia Düşük gelir grubu Afrika
Georgia Alt-orta gelir grubu Avrupa
Germany Yüksek gelir grubu Avrupa
Ghana Alt-orta gelir grubu Afrika
Greece Yüksek gelir grubu Avrupa
Grenada Üst-orta gelir grubu Amerika
Guatemala Alt-orta gelir grubu Amerika
Guinea Düşük gelir grubu Afrika
Guinea-Bissau Düşük gelir grubu Afrika
Guyana Alt-orta gelir grubu Amerika
Haiti Düşük gelir grubu Amerika
Honduras Alt-orta gelir grubu Amerika
Hungary Yüksek gelir grubu Avrupa
Iceland Yüksek gelir grubu Avrupa
India Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Indonesia Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Iran (Islamic Republic of) Üst-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Iraq Üst-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Ireland Yüksek gelir grubu Avrupa
Israel Yüksek gelir grubu Avrupa
Italy Yüksek gelir grubu Avrupa
Jamaica Üst-orta gelir grubu Amerika
Japan Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Jordan Üst-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Kazakhstan Üst-orta gelir grubu Avrupa
Kenya Alt-orta gelir grubu Afrika
Kiribati Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Kuwait Yüksek gelir grubu Doğu Akdeniz
Kyrgyzstan Alt-orta gelir grubu Avrupa
Lao People's Democratic Republic Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Latvia Yüksek gelir grubu Avrupa
Lebanon Üst-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Lesotho Alt-orta gelir grubu Afrika
Liberia Düşük gelir grubu Afrika
Libya Üst-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Lithuania Yüksek gelir grubu Avrupa
Luxembourg Yüksek gelir grubu Avrupa
Madagascar Düşük gelir grubu Afrika
Malawi Düşük gelir grubu Afrika
Malaysia Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Maldives Üst-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Mali Düşük gelir grubu Afrika
Malta Yüksek gelir grubu Avrupa
Marshall Islands Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Mauritania Alt-orta gelir grubu Afrika
Mauritius Üst-orta gelir grubu Afrika
Mexico Üst-orta gelir grubu Amerika
Micronesia (Federated States of) Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Monaco Yüksek gelir grubu Avrupa
Mongolia Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Montenegro Üst-orta gelir grubu Avrupa
Morocco Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Mozambique Düşük gelir grubu Afrika
Myanmar Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Namibia Üst-orta gelir grubu Afrika
Nauru Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Nepal Düşük gelir grubu Güneydoğu Asya
Netherlands Yüksek gelir grubu Avrupa
New Zealand Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Nicaragua Alt-orta gelir grubu Amerika
Niger Düşük gelir grubu Afrika
Nigeria Alt-orta gelir grubu Afrika
Niue Düşük gelir grubu Batı Pasifik
Norway Yüksek gelir grubu Avrupa
Oman Yüksek gelir grubu Doğu Akdeniz
Pakistan Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Palau Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Panama Üst-orta gelir grubu Amerika
Papua New Guinea Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Paraguay Üst-orta gelir grubu Amerika
Peru Üst-orta gelir grubu Amerika
Philippines Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Poland Yüksek gelir grubu Avrupa
Portugal Yüksek gelir grubu Avrupa
Qatar Yüksek gelir grubu Doğu Akdeniz
Republic of Korea Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Republic of Moldova Alt-orta gelir grubu Avrupa
Romania Üst-orta gelir grubu Avrupa
Russian Federation Yüksek gelir grubu Avrupa
Rwanda Düşük gelir grubu Afrika
Saint Kitts and Nevis Yüksek gelir grubu Amerika
Saint Lucia Üst-orta gelir grubu Amerika
Saint Vincent and the Grenadines Üst-orta gelir grubu Amerika
Samoa Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
San Marino Yüksek gelir grubu Avrupa
Sao Tome and Principe Alt-orta gelir grubu Afrika
Saudi Arabia Yüksek gelir grubu Doğu Akdeniz
Senegal Alt-orta gelir grubu Afrika
Serbia Üst-orta gelir grubu Avrupa
Seychelles Yüksek gelir grubu Afrika
Sierra Leone Düşük gelir grubu Afrika
Singapore Yüksek gelir grubu Batı Pasifik
Slovakia Yüksek gelir grubu Avrupa
Slovenia Yüksek gelir grubu Avrupa
Solomon Islands Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Somalia Düşük gelir grubu Doğu Akdeniz
South Africa Üst-orta gelir grubu Afrika
South Sudan Düşük gelir grubu Afrika
Spain Yüksek gelir grubu Avrupa
Sri Lanka Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Sudan Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Suriname Üst-orta gelir grubu Amerika
Swaziland Alt-orta gelir grubu Afrika
Sweden Yüksek gelir grubu Avrupa
Switzerland Yüksek gelir grubu Avrupa
Syrian Arab Republic Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Tajikistan Alt-orta gelir grubu Avrupa
Thailand Üst-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
The former Yugoslav republic of Macedonia Üst-orta gelir grubu Avrupa
Timor-Leste Alt-orta gelir grubu Güneydoğu Asya
Togo Düşük gelir grubu Afrika
Tonga Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Trinidad and Tobago Yüksek gelir grubu Amerika
Tunisia Üst-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Turkey Üst-orta gelir grubu Avrupa
Turkmenistan Üst-orta gelir grubu Avrupa
Tuvalu Üst-orta gelir grubu Batı Pasifik
Uganda Düşük gelir grubu Afrika
Ukraine Alt-orta gelir grubu Avrupa
United Arab Emirates Yüksek gelir grubu Doğu Akdeniz
United Kingdom of Great Britain and Northern Ireland Yüksek gelir grubu Avrupa
United Republic of Tanzania Düşük gelir grubu Afrika
United States of America Yüksek gelir grubu Amerika
Uruguay Yüksek gelir grubu Amerika
Uzbekistan Alt-orta gelir grubu Avrupa
Vanuatu Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Venezuela (Bolivarian Republic of) Yüksek gelir grubu Amerika
Viet Nam Alt-orta gelir grubu Batı Pasifik
Yemen Alt-orta gelir grubu Doğu Akdeniz
Zambia Alt-orta gelir grubu Afrika
Zimbabwe Düşük gelir grubu Afrika
Sayfamızdan haberdar olmak için e-posta adresinizi giriniz.


Yayınlayan: Cemalettin AK on 30 Aralık 2015 Çarşamba

Contact Us

Ad

E-posta *

Mesaj *

 
Copyright © . SaglikekonomistiSayfası. All Rights Reserved.
Designed by :Sağlık Ekonomisti